Sezon sonu kapıda. Sezonun en yoğun olduğu dönemler bitti. Sonuç değerlendirmesi yapmanın, sezonda ne kadar başarılı olundu ölçüsünün tam zamanı.
Sezon sonu değerlnedirmesine bir nevi turizmcinin, yöneticilerin kendi karnelerini görme zamanı da diyebiliriz. Gerek Bakanlık gerekse konuyla alakalı kuruluşların, Turizm işletmelerinin açıklamaları gerçekten sevindirici bir o kadar da iç açıcı gibi gözüküyor.
Turizm adına ülkece sevinebiliriz!.. Peki ama başarıyı yüzdelik dolulukla ölçmek ne kadar doğru? Bu doluluklar Türk Turizmi açısından fayda sağlayacak mı? Bunun olumlu etkisi çalışanlara da aynı ölçüde yarayacak mı?
Üzgünüm ama maalesfe... Bu doluluk rakamlarını herkes gibi mutlu, yararlı bulmuyorum malesef. Oteli doldurmak tek sorunmuş gibi bir algı yaratıp sonra da elde edilen dolulukla başarı payı çıkarmak bana göre değil. Bu doluluklarla işletme, hedeflediği ciroyu yakalamış olabilir ama elde ettiğiniz ciro işletmenizin yapması gereken ciro değil.
Çok sevdiğim değer verdiğim bir arkadaşım aradı. Alaylı, çekirdekten yetişme diye adlandırdığımız bir turizmci kendisi. Sektörde ismi bilinen, çok tecrübeli, yetenekli, bir çok kişinin örnek aldığı profosyonel bir yönetici. Bir çok marka ve kurumsal zincir otellerde üst düzey yöneticilik kadrosunda yer almış bir isim. İki sezondur çalışmıyor/çalışamıyor çünkü iş bulamıyor. Hangi işletmeyle konuşsa senin maaşın bize yüksek gelir bu sezon çok kötü, bütçemizi zorlar şeklinde cevaplar aldı. Buna benzer bir çok arkadaşım bu "bütçe yetersizliği"nden muzdarip.
Turizm çok iyi geçmiş bu sezon, yetkililer ve sektörümüzün duayen! İsimleri böyle söylüyor. O zaman sormakta hakkımız değil mi?
Mesela; madem bu kadar iyi, sektör hedeflediği doluluğa ulaşmış neden 1 milyona yakın Turizmci çalışanı iş arıyor? Bunların çoğu, abartısız 3-4 sezondur iş bulamıyor. Çok rastladım "kalifiye eleman bulamıyoruz" yazılarına. Sorun o kadar ayyuka çıkmış ki her kesimden bu feryadı duyarsınız. Bu durumda işletmenizin 100 doluluk yapması, otel mibarında ekstradan bir küçük su dahi içmeyip daha ucuz diyerek senin benim gibi bakkaldan marketten alan, konaklamaya 5'e 2.5 ödeyen turistin, bize ne getirisi oldu diye sormak lazım değilmidir?
Eğitimli, gelişmiş, profosyonel yöneticilere veya alt kademedeki personele hak ettiği maaşı veremeyecek derecede bütçe sıkıntısı çeken bu işletmelerin, çok da havalı bir olguymuş gibi doluluklarla övünmesi sizce de ironik değil mi? Bu doluluğu yakalamamıza rağmen, işletmemizdeki tadilata, bütçe açığı verir endişesiyle giremiyoruz mesela. Yüzlerce, belki daha fazla; yetişmiş, eğitimli, tecrübeli "kalifiye eleman" diye adlandırdığımız personel (alt kademe, üst kademe farkermez) artık turizmi bırakmış başka sektörlerde, kimi küçük de olsa iş yeri açmış, kimisi son çare vakit varken meslek değiştirmiş. Şimdi ise "kalifiye eleman" bulamıyoruz ama doluluklarımız 100 maşallah diyebiliyoruz.
"Siz!" değilmiydiniz " senin yapacagın bu işi, istediğin maaşın yarısına yapacak çok eleman var" diyerek kapınıza gelen kalifiye personeli geri gönderen?
Yaklaşık son on yıldır profosyonel eğitimli deneyimli personelin yerine doldurulan "ne iş olsa yaparım abi" diyen bir kadroyla çlışmak isteyen yine sizlerdiniz. Yarı maliyete personel ve ya yönetici çalıştırırsanız elde etmeniz gereken kar marjının da yarısını elde edersiniz. Sonra "misafir memnuniyetini üst levele taşıyacak personel ve yönetici arıyoruz" gibi göze hoş görünen ama düştüğünüz durumu özetleyen ilanlarınızı rahatlıkla sizde görüyosunuzdur her yerde. Ama kendi vatanınızda, kendi kıymetli personellerinize, yöneticilerinize değer vermediğiniz sürece "bütçe sıkıntısını" aşamazsınız. O çok istediğiniz misafir menuniyetini yakalayamaz, otelinizin hizmet kalitesini yükseltemez, marka yapmış kurumsallaşmış işletmelerle rakabet edemezsiniz.
100 doluluk yakalayarak küçük bir kar marjıyla kendi kendinize de yetemezsiniz. Bu yüzdendir tadilat yapamamanız, bu yüzdendir Kalifiye eleman bulamamanız. Bu çok açık ve nettir. Mesele sadece doluluksa; Hayırlı, bereketli, az kazançlı! doluluklar dilemekten başka çare yok.
İbrahim İNAK
Sezon sonu değerlnedirmesine bir nevi turizmcinin, yöneticilerin kendi karnelerini görme zamanı da diyebiliriz. Gerek Bakanlık gerekse konuyla alakalı kuruluşların, Turizm işletmelerinin açıklamaları gerçekten sevindirici bir o kadar da iç açıcı gibi gözüküyor.
Turizm adına ülkece sevinebiliriz!.. Peki ama başarıyı yüzdelik dolulukla ölçmek ne kadar doğru? Bu doluluklar Türk Turizmi açısından fayda sağlayacak mı? Bunun olumlu etkisi çalışanlara da aynı ölçüde yarayacak mı?
Üzgünüm ama maalesfe... Bu doluluk rakamlarını herkes gibi mutlu, yararlı bulmuyorum malesef. Oteli doldurmak tek sorunmuş gibi bir algı yaratıp sonra da elde edilen dolulukla başarı payı çıkarmak bana göre değil. Bu doluluklarla işletme, hedeflediği ciroyu yakalamış olabilir ama elde ettiğiniz ciro işletmenizin yapması gereken ciro değil.
Çok sevdiğim değer verdiğim bir arkadaşım aradı. Alaylı, çekirdekten yetişme diye adlandırdığımız bir turizmci kendisi. Sektörde ismi bilinen, çok tecrübeli, yetenekli, bir çok kişinin örnek aldığı profosyonel bir yönetici. Bir çok marka ve kurumsal zincir otellerde üst düzey yöneticilik kadrosunda yer almış bir isim. İki sezondur çalışmıyor/çalışamıyor çünkü iş bulamıyor. Hangi işletmeyle konuşsa senin maaşın bize yüksek gelir bu sezon çok kötü, bütçemizi zorlar şeklinde cevaplar aldı. Buna benzer bir çok arkadaşım bu "bütçe yetersizliği"nden muzdarip.
Turizm çok iyi geçmiş bu sezon, yetkililer ve sektörümüzün duayen! İsimleri böyle söylüyor. O zaman sormakta hakkımız değil mi?
Mesela; madem bu kadar iyi, sektör hedeflediği doluluğa ulaşmış neden 1 milyona yakın Turizmci çalışanı iş arıyor? Bunların çoğu, abartısız 3-4 sezondur iş bulamıyor. Çok rastladım "kalifiye eleman bulamıyoruz" yazılarına. Sorun o kadar ayyuka çıkmış ki her kesimden bu feryadı duyarsınız. Bu durumda işletmenizin 100 doluluk yapması, otel mibarında ekstradan bir küçük su dahi içmeyip daha ucuz diyerek senin benim gibi bakkaldan marketten alan, konaklamaya 5'e 2.5 ödeyen turistin, bize ne getirisi oldu diye sormak lazım değilmidir?
Eğitimli, gelişmiş, profosyonel yöneticilere veya alt kademedeki personele hak ettiği maaşı veremeyecek derecede bütçe sıkıntısı çeken bu işletmelerin, çok da havalı bir olguymuş gibi doluluklarla övünmesi sizce de ironik değil mi? Bu doluluğu yakalamamıza rağmen, işletmemizdeki tadilata, bütçe açığı verir endişesiyle giremiyoruz mesela. Yüzlerce, belki daha fazla; yetişmiş, eğitimli, tecrübeli "kalifiye eleman" diye adlandırdığımız personel (alt kademe, üst kademe farkermez) artık turizmi bırakmış başka sektörlerde, kimi küçük de olsa iş yeri açmış, kimisi son çare vakit varken meslek değiştirmiş. Şimdi ise "kalifiye eleman" bulamıyoruz ama doluluklarımız 100 maşallah diyebiliyoruz.
"Siz!" değilmiydiniz " senin yapacagın bu işi, istediğin maaşın yarısına yapacak çok eleman var" diyerek kapınıza gelen kalifiye personeli geri gönderen?
Yaklaşık son on yıldır profosyonel eğitimli deneyimli personelin yerine doldurulan "ne iş olsa yaparım abi" diyen bir kadroyla çlışmak isteyen yine sizlerdiniz. Yarı maliyete personel ve ya yönetici çalıştırırsanız elde etmeniz gereken kar marjının da yarısını elde edersiniz. Sonra "misafir memnuniyetini üst levele taşıyacak personel ve yönetici arıyoruz" gibi göze hoş görünen ama düştüğünüz durumu özetleyen ilanlarınızı rahatlıkla sizde görüyosunuzdur her yerde. Ama kendi vatanınızda, kendi kıymetli personellerinize, yöneticilerinize değer vermediğiniz sürece "bütçe sıkıntısını" aşamazsınız. O çok istediğiniz misafir menuniyetini yakalayamaz, otelinizin hizmet kalitesini yükseltemez, marka yapmış kurumsallaşmış işletmelerle rakabet edemezsiniz.
100 doluluk yakalayarak küçük bir kar marjıyla kendi kendinize de yetemezsiniz. Bu yüzdendir tadilat yapamamanız, bu yüzdendir Kalifiye eleman bulamamanız. Bu çok açık ve nettir. Mesele sadece doluluksa; Hayırlı, bereketli, az kazançlı! doluluklar dilemekten başka çare yok.
İbrahim İNAK