Turizm geliri sıralamasında 10,2 milyar dolarla kendisine 11. sırada yer bulan Türkiye, kişi başına düşen turizm geliri sıralamasında 643 dolar ile 17. sırada yer alırken Türkiye'nin turist sayısında üst sıralarda olmasına rağmen turizm gelirleri bakımından gerilerde yer almasını değerlendiren eski Kültür ve Turizm Bakanı Bahattin Yücel Türkiye'nin turizmde 10 yıldır karlılık sağlayamadığını, üstelik yapılan toplam satış gelirlerinin kredi faizlerinin dahi altında kaldığını belirtti.
Pandemi öncesinde de yıllara göre Türkiye’nin gelişimine bakıldığında ağırladığı ziyaretçi sayısına göre ilk 6’ya girdiğini, gelir bakımından da 12. sıradaolduğunu belirten Yücel durumun çelişkili olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: ''Ama şöyle bir gerçeklik var. Türkiye, sadece ve sadece fiyat indirerek rekabet etme şansı yakalamaya çalışıyor. Yani eskilerin deyimiyle damping yapıyor, fiyatları alabildiğine aşağı indiriyor, başka ülkelerin yapamayacağı ölçüde aşağı indiriyor ve böylece de bir potansiyel yaratmaya çalışıyor. Bu, anlaşılan pandemide biraz daha öne çıkmış. Ama genel sıralamada pek bir değişiklik yok. 6-12, şimdi de 5-11 olmuş. Demek ki aynı şey sürmüş.''
Dünyadaki talepte de fiyatlar açısından bakıldığında bir düşme eğilimi olduğunu, harcamanın azalması eğilimi ile birlikte Türkiye’nin en fazla gidilen 5 ülke arasında yer almasının da önemli olduğunukaydeden Yücel şöyle devam etti:
''Fakat şöyle bir gerçekliği de görmemiz lazım. Dünya Turizm Örgütü’nün tanımlamasına göre 2020 için, tarihin en kötü sezonu geçti deniyor. 1 trilyon dolar gelir kaybı var, müthiş bir zararla karşı karşıyayız. Özellikle Avrupa’da, bizim asıl pay almaya çalıştığımız bölgede de 500 milyar dolarlık bir düşüş var deniyor. Bu açıdan bakıldığında durum pek parlak değil. Türkiye’de bu sadece 2020 yılına özgü bir durum değil. Yine bir araştırmaya göre; geçtiğimiz on yıl içerisinde, 2010-2020 yılları arasında konaklama sektörünün kullanmış olduğu kredilerin faizleri, işletme gelirlerinin yüzde 40 daha fazlası. Yani ciroları, faizlerinin yüzde 40 altında bir sektör. O kişi başına yapılan harcama tutarının da düşük olmasının yansıması, işletmelerin, işletmelerle ilgili bankacılık sektörünün bir krize girmesine neden oluyor. Bence pandemi, krizi daha net, daha somut algılanır hale getirdi. Zaten yönetim açısından bir kriz vardı. Belki bu Dünya Turizm Örgütü’nün paylaştığı rakamlar, bizlerin akıllarını başlarına getirir.''
Sadece fiyat elastikiyetiyle bir pazar payı yaratma çabasının bir sonuç getirmediğinin görülmesi ve ona göre önlemler alınması gerektiğine vurgu yapan Yücel kötü gidişin üç yıl daha süreceğini düşündüğünü, turizmcilerin, gelen yabancıların harcamalarını, kişi başına düşen geliri tartışması gerekirken sektörün bu durumu çok da dikkate almadığını söyledi.
Yücel şöyle devam etti: ''Ruslar geldi İngilizler de gelecek, onlar gidecek Çinliler gelecek gibi çok basit, kolay çözüm arayışlarından medet umar hale geldi sektör. Burada da ben turizm meslek kuruluşlarının hükümete yakın görünerek, onlardan alacakları desteklerle hayatlarını sürdürebileceklerini sanıyorlar ama turizmde öyle bir şey yok. Turizm ya hep ya hiç. Ülkenin genel durumu iyiyse siz de iyi olursunuz, iyi değilse sizin de pek fazla ayakta kalma şansınız olmaz.''
Pandemi öncesinde de yıllara göre Türkiye’nin gelişimine bakıldığında ağırladığı ziyaretçi sayısına göre ilk 6’ya girdiğini, gelir bakımından da 12. sıradaolduğunu belirten Yücel durumun çelişkili olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: ''Ama şöyle bir gerçeklik var. Türkiye, sadece ve sadece fiyat indirerek rekabet etme şansı yakalamaya çalışıyor. Yani eskilerin deyimiyle damping yapıyor, fiyatları alabildiğine aşağı indiriyor, başka ülkelerin yapamayacağı ölçüde aşağı indiriyor ve böylece de bir potansiyel yaratmaya çalışıyor. Bu, anlaşılan pandemide biraz daha öne çıkmış. Ama genel sıralamada pek bir değişiklik yok. 6-12, şimdi de 5-11 olmuş. Demek ki aynı şey sürmüş.''
Dünyadaki talepte de fiyatlar açısından bakıldığında bir düşme eğilimi olduğunu, harcamanın azalması eğilimi ile birlikte Türkiye’nin en fazla gidilen 5 ülke arasında yer almasının da önemli olduğunukaydeden Yücel şöyle devam etti:
''Fakat şöyle bir gerçekliği de görmemiz lazım. Dünya Turizm Örgütü’nün tanımlamasına göre 2020 için, tarihin en kötü sezonu geçti deniyor. 1 trilyon dolar gelir kaybı var, müthiş bir zararla karşı karşıyayız. Özellikle Avrupa’da, bizim asıl pay almaya çalıştığımız bölgede de 500 milyar dolarlık bir düşüş var deniyor. Bu açıdan bakıldığında durum pek parlak değil. Türkiye’de bu sadece 2020 yılına özgü bir durum değil. Yine bir araştırmaya göre; geçtiğimiz on yıl içerisinde, 2010-2020 yılları arasında konaklama sektörünün kullanmış olduğu kredilerin faizleri, işletme gelirlerinin yüzde 40 daha fazlası. Yani ciroları, faizlerinin yüzde 40 altında bir sektör. O kişi başına yapılan harcama tutarının da düşük olmasının yansıması, işletmelerin, işletmelerle ilgili bankacılık sektörünün bir krize girmesine neden oluyor. Bence pandemi, krizi daha net, daha somut algılanır hale getirdi. Zaten yönetim açısından bir kriz vardı. Belki bu Dünya Turizm Örgütü’nün paylaştığı rakamlar, bizlerin akıllarını başlarına getirir.''
Sadece fiyat elastikiyetiyle bir pazar payı yaratma çabasının bir sonuç getirmediğinin görülmesi ve ona göre önlemler alınması gerektiğine vurgu yapan Yücel kötü gidişin üç yıl daha süreceğini düşündüğünü, turizmcilerin, gelen yabancıların harcamalarını, kişi başına düşen geliri tartışması gerekirken sektörün bu durumu çok da dikkate almadığını söyledi.
Yücel şöyle devam etti: ''Ruslar geldi İngilizler de gelecek, onlar gidecek Çinliler gelecek gibi çok basit, kolay çözüm arayışlarından medet umar hale geldi sektör. Burada da ben turizm meslek kuruluşlarının hükümete yakın görünerek, onlardan alacakları desteklerle hayatlarını sürdürebileceklerini sanıyorlar ama turizmde öyle bir şey yok. Turizm ya hep ya hiç. Ülkenin genel durumu iyiyse siz de iyi olursunuz, iyi değilse sizin de pek fazla ayakta kalma şansınız olmaz.''