Turizm sektöründe çalışan milyonlarca insan var. Kimi batıdan, kimi doğudan, kimi kuzeyden, ama en çok işsizlik oranı daha yüksek illerinden, sezonluk işçiler turizmi tercih ediyor.
Son araştırmalar bize doğu ve Güneydoğu'dan gelip Antalya'da Bodrum'da Çeşme'de çalışan personellerin sayısını yaklaşık 350-400 bin civarında olduğunu gösteriyor.
Her yıl sezonluk turizm bölgelerine gelen bu arkadaşlar sezon bitip memleketlerine döndüklerinde, ilk geldiklerinden çok daha farklı bir insan haline geliyorlar..
Düşünün Diyarbakır ili Lice ilçesi Şaar mezraasından kalkıp ekmek parası için Antalya'ya gelen genç kısa bir adaptasyon süresinin ardından hizmet sektöründe iş yapar hale geliyor. Ekmek parası kazanmak bir yana İngiliz'le Alman'la Rus'la Japon'la iletişim kuruyor, kendi çalışma arkadaşlarıyla dostluklar geliştiriyor. Başka kültürler başka insanlar başka bir dünyayı keşfediyor. Diskoya, bara, restorantlara gidiyor, eğlenmeyi gülmeyi öğreniyor. Daha aktif daha sosyal bir birey haline geliyor. Memleketine döndükten sonra, kendini ilk günkü halinden çok daha farklı, çok daha başarılı ve sosyal halde buluyor.
Turizm sadece milyonlarca kişiye ekmek parası kazandırmanın yanı sıra, sosyo-kültürel olarak da kişisel gelişime olanak sağlıyor.
İşte bu noktada şunu açıkça belirtmek isterim ki; Yabancı kültürleri tanımış, yabancı arkadaşlar edinmiş, restoranda yemek yeyip barda eğlenmiş bu genci istediğiniz kadar baskı altına alın TERÖRİZE edemezsiniz. Onu terör kıskacında göremezsiniz..
Her yıl ortalama 250 bin gencimizi bu yolla kazanmak sadece turizm sektörünün başarısıdır.
Turizm sadece ülkeye para kazandıran bir sektör değil aynı zamanda demografik yapıyı koruyan sosyo-kültürel eşitliğe olanak sağlayan yegane sektördür.
Saygılarımla
Umut ÇAKIRHAN
Profesyonel Turizm Yöneticileri Birliği Kurucu Başkanı