Yabancı müşterilerle çalıştığım bir dönemde Ortadoğu ülkesinden yaşlı bir kadının teşekkürünü belirtmek için bana içtenlikle sarılıp; 'You are gold!' (sen altınsın!) dediği hiç aklımdan çıkmayacak.
Şimdi ise; uluslararası çerçevesi olan 'sağlık turizmi' için dünya haritasını masaya yatırdığımda; Kuveyt, Fas, Cezayir, Yemen, Ürdün gibi yirmiyi aşkın Ortadoğu ülkesinin ve güzel insanlarının, sahip olduğu topraklar ve kültürel değerlerden dolayı, onların 'altın' değerini rahatlıkla görebiliyorum. Ve samimiyetimle diyorum ki; Allah ne ülkemize, ne iş adamlarımıza ne de doktorlarımıza zeval vermesin! Vermesin ki, böyle bir coğrafyada her konuda rol model olacak bir yıldız hep parlasın!
Neredeyse Ortadoğu'daki her ülkeye giden, insanlarını tanıyan hatta devlet otoriteleriyle iletişim halinde olan MVC Sağlık Hizmet Çözümleri Genel Müdürü Behlül Ünver, bu bölgede yürütülen sağlık turizmi ile ilgili sorularımızı açık yüreklilikle cevaplıyor.
Behlül Ünver, sağlık turizmi kapsamında, Ortadoğu ülkelerinin devlet yöneticileriyle bir araya gelerek önemli iletişim bağlantıları kuruyor. Bu çerçevedeki sunumlarını da özel hastanelere danışmanlık vererek, bir ölçüde uluslararası iletişim çarkında önemli bir görevi de yerine getiriyor. Ünver, sağlık alanında artık yetişmiş değerlerimiz haline gelen Prof. Dr. Gazi Yaşargil ve Prof. Dr. Necmettin Pamir'den, Antalya'da gerçekleştirilen yüz nakline; Samsun'da sadece bir ekibin başka ülkelerden hasta getirebilmesinden, Türkiye Hastanelerinin bölgede üstlendiği rol modele kadar 'zengin' değerlendirmelerini bizimle paylaştı.
- Ortadoğu' da sağlık turizmi dediğimizde biz aslında bu cümleyi nasıl yorumlamalıyız. Ortadoğu ülkelerinin profili nasıldır? Bir profil çizebilir misiniz bize?
Ortadoğu kendi içerisinde ciddi çok sıkıntıları olan bir coğrafya ama Türkiye ile olan diyaloğu hem geçmişte hem günümüzde belki devletler ve yönetim bazında biraz sıkıntılar yaşıyor olabiliriz ama halk noktasında, Türkiye'ye bakışları noktasında, ben bir sıkıntı olduğunu görmedim, görmüyorum, düşünmüyorum da. Şimdi Türkiye Ortadoğu'ya göre baktığınızda İstanbul özellikle, ama şu anda çeşitli bölgeleri, bunu sadece sağlık turizmi niteliğinde değil de turizm noktasında da baktığınız da tercih edilen bir bölge. Yani hükümetin bu noktada yapmış olduğu açılımlar; vatandaşlıktır, buradan yer almak vs.. Ya da tatil noktasında, termal turizm ya da turizm açısından da baktığınızda Ortadoğu'dan da Türkiye'ye çok ciddi taleplerin geldiğini görüyoruz. Ama sağlık ölçeğinde baktığınız zaman biz Ortadoğu'ya göre, kimi Ortadoğu ülkelerine göre pahalı olmakla beraber aslında sağlık hizmeti kalitesi noktasında iyiyiz ve fiyatlarına göre ya da taleplerine göre, çeşitli fiyat aralıklarında Türkiye'de sağlık hizmetleri almaları mümkün ve bu noktada Türkiye'ye güveniyorlar. Bu da bizim güzel ve sağlıklı, onları mutlu edecek bir sağlık hizmeti verdiğimiz anlamına geliyor.
Peki sağlık turizmi bazında bu bölgenin profili nedir?
Ortadoğu'da özellikle bir devlet bazında anlaşmalar oluyor, o ülkede, o sağlık hizmeti verilmeyip bunu hangi ülkelerden talep edebiliriz şekliyle bir takım talepler var. Bu da devletle anlaşıyorsunuz ya da oranın sağlık bakanıyla anlaşıp bir şekliyle mesela Irak'ta savaşta yaralanan, bir takım sıkıntıları olan hastalar oluyor ve bunlar kemik iliği naklinden tutun, organ naklinden tutun... hani o ülkenin dışarıdan bu hizmeti aldığı hasta grupları var.
Diğer taraftan da bir şekliyle sosyal medya olsun, basın olsun ya da ihtiyacına göre Türkiye'den talebini kendisi karşılayan hasta grupları var. İki perspektifte incelememiz lazım. Ama hangi noktada bizler tercih ediliyoruz derseniz Türkiye'de sağlık turizmi onkolojide özellikle talep edilen bir ülke. Diş tedavisinde talep edilen bir ülke. Estetikte özellikle saç ekiminde dünyanın, sadece Ortadoğu'nun değil dünyanın destinasyon merkezi Türkiye. Estetiği çok genişletebiliriz; liposuctiondan yüz germeye kadar...Göz hastaları talep edebiliyor. Obezite cerrahisi özellikle son dönemlerde çok talep edebiliyor, bir de tabi tüp bebekte Türkiye tercih edilen bir konumda.
- "Ortadoğu" dediğimiz bölge hep mi sorunludur? Bu bölgenin avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Bunu uzmanlarına bırakmak belki çok daha mantıklı olur ama devletlerin politikaları, güç savaşları, enerji savaşları, büyük oyuncuların; hani petrolün o coğrafyada olması, tabi oradaki yönetimler, demokratik ya da demokratik olmayan yaklaşımlar; bir şekliyle oradaki gözyaşı dinmedi dinmiyor ama o insanların paraları var çünkü petrolleri var, doğal kaynakları var ve bunlarda dünyanın çeşitli ülkeleri tarafından da bir şekliyle kullanılmak isteniyor ya da o gücü elinde tutmak istiyor dolayısıyla o coğrafyanın maalesef bir şekilde halk gözyaşıyla bir takım sıkıntıları yaşamak durumunda. Hepsi mi böyle; değil! Hani onlarında neticede ticarette; Dubai örneğinde olduğu gibi; Katar örneğinde olduğu gibi; Suudi Arabistan, ya da her ülkenin, hatta sıkıntılı olan ülkelerin bile çok ciddi yetişmiş insan gücü var ve ticaretle ilgili bir takım açılımları var.
Bu bölgenin avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Sağlık turizmiyle ilgili belirsizliklerin ve her an her şeyin olabileceği dezavantajı var. Yani bir ülke ile çok ciddi bir anlaşma yapıyorsunuz fakat ülke bazında bir anlaşmazlık oluyor, Türkiye'ye gitmeyin ya da Türkiye ile ilgili bir kara propaganda oluyor ya da bizde olan bir takım hadiseler oraya çok farklı aks ettiriliyor. Oradaki yapı bize problemli yansıdığı zaman bunlar dezavantaj olarak karşımıza çıkıyor. Ama dediğim gibi tabanda bir şey olmaması, halkların birbirine olan güveni, Avrupa'nın özellikle ırkçı yaklaşımı, Arapları ya da o coğrafyanın insanını ikinci bir insan gibi görmeleri, onların Türkiye'yi daha samimi ve daha candan görmeleri de tabi bizim avantajımız. Aynı dine mensubuz, aynı kaynaklardan besleniyoruz. Bunlar bizim avantajımız.
- Bu bölgenin insanının ' iletişim ' şekli nasıldır? Bir lideri mi dinler, kültürel mi hareket eder, gelenekçi midir..?
Bir kere sıcak insanlar, aslında bize benzeyen insanlar fakat çok kolay kolay güvenmeyen insanlar. Güvendikten sonra da samimiyetleri hep üst noktada olan insanlar. Sıcak kanlı insanlar ama neticede ister istemez bir güvensizlikleri de oluyor. Kötü örnekler oluyor. Eğer burada iyi hizmet almamışsa, talebi karşılanmamışsa, onlar tabi ki olumsuz olarak yansıyor ama onun haricinde halkların bakması; hani devletin bir şekliyle gitmeyin, yapmayın, etmeyin diyebilir ama halkta bu yok. Halk en azından bir şekliyle bunu çok kolay kolay kabul etmiyor, baskılar çok fazla olmadığı müddetçe.
- Diğer bölgelerle kıyaslandığında daha kârlı bir bölge diyebilir miyiz? Mesela Kafkas bölgeleri, Rusya ya da Avrupa ile kıyaslandığında..
Diyemeyiz; çünkü hasta profilleri var. Gelir seviyesi iyi olan hastalarda, ya da verdiğiniz hizmetin kalitesini değerlendirebilecek hastalar açısından ödenen meblağlarla ilgili bir sıkıntı yaşamıyoruz ama ne aldığını, ne fiyata aldığını insan bilmiyorsa çok da değerlendirilmiyor. Sağlıkta da hasta eğer doğru bilgilendirilmemişse ve istediği hizmeti belli maliyetlere katlanmadan yapıyorsa tabi belli riskleri de beraberinde alıyor. Şimdi Arap ülkelerinde hani çeşitli segmentlerde hasta gruplarından söyleyebiliriz ama biz onlara göre pahalıyız. Kısman pahalıyız. Dolayısıyla diğer bölgelerle kıyasladığımızda mesela Avrupa'dan gelen hastaların beklentileri ve bununla ilgili bilinçlilik düzeyi ile tabi Ortadoğu'dan gelen hastaların bilinçlilik ve yaklaşımları bir değil. Bunu belirtmekte fayda var. Avrupa'dan gelen insanlar çok daha tecrübeli, çok daha araştırıyor hatta hangi doktora daha evvel o doktora ameliyat olan var mı? Bir takım yerlerden referans alarak geliyor. O masrafı da ödüyor çünkü biz Avrupa' ya göre ucuzuz. Yani geliyor burada tatilini yapıyor, tedavisini oluyor ve üçte bir fiyatına buradan ülkesine gidiyor. Ama Ortadoğu'dakiler böyle değil. Bir de halkları konuşuyoruz, çeşitli segmentdeki insanlardan konuşuyoruz. Kimisi o ameliyatla ilgili parasını bir şekilde denkleştirip buraya gelip o sağlık hizmetini almaya çalışıyor. Gençlerin yaklaşımı farklı, yaşlıların farklı. Profil çok dalgalı aslında!
- Her ne yaşanırsa yaşansın bu bölge hep var olacak. Peki sağlık turizmcilerinin iletişim stratejileri nasıl olmalı? Sağlık Turizmcileri çalışanlarının hepsi anlamında bir profesörden en alt kademedeki yabancı hasta sorumlusuna kadar, en temel iletişim stratejisi nasıl olmalı?
Bence şu anki uygulamalar doğru. Sağlık bakanlığında, arka planda, hükümetin yaptığı politikalarda, bakış açısında çok şeyler var ve çok şeyler de yapmak istiyor. Ama bunların yol haritasında ve bunların hayata geçirilmesinde bir takım sıkıntılar var mı? var! Bununla ilgili de devlete düşen ayağı var bu işin, kamuya düşen ayağı var. Şimdi şehir hastanelerinden bahsediyoruz, onların bu işin içerisindeki rolleri var. Özel hastanelerin rolleri var. Aracı kurumların rolleri var. Bu hizmeti sunan tedarikçilerin sorumlulukları var. Bunların hepsi belli bir koordinasyonu yakaladığı zaman ister istemez bu başarı geliyor. Altını çizmekte fayda var; Türkiye, belki seyir olarak ve gelir olarak ve hizmet olarak belli bir yerde ama esas olması gerektiği yerde değil. Bu anlamda baktığımız zaman daha gidecek çok yolumuzun olduğunu söyleyebilirim. Bunu fark etmiş olmamız ve bu konuda stratejiler geliştiriyor olmamız da hak ettiğimiz noktaya erişmemiz için gayret ettiğimiz gösterir.
- Ortadoğu'daki bölgede sadece o bölgeye yakın şehirler mi sağlık turizmi yapabilir sizce?
Mevlana'nın çok güzel bir sözü var: "Aynı dili konuşanlar değil; aynı duyguları paylaşan insanlar anlaşabilir."
Şimdi bizim Güneydoğu sınırımıza baktığımız zaman, belki Suriye'de savaş var hani oradaki olağanüstü durumu farklı düşünmekle beraber, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu coğrafyasındaki insanlar özellikle Suriye, Arap, Kürt ya da diğer etnik gruplardaki insanlarla çok daha, hem din bağlamında hem etnik bağlamda birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlar. Siz burada kaliteli ve iyi ve yüksek teknolojili sağlık hizmeti verdiğinizde belki o coğrafyaya yakın iller, hastaneler.. Mesela hükümetin çok güzel bir politikası var; bugün İstanbul'da bir hastanedeki şartları bugün Hakkari'de de, Diyarbakır'da da, Gaziantep' te de görebilirsiniz. Sağlık turizmi oralarda da yapılıyor. Ama o bölgeye yakın olmayan diğer illere bakıldığında büyük illerde, biraz daha turistik yönü, şehrin metropol hali, ya da gelen kişilerin sağlığın dışında neler bulabileceğinin yanında, spesifik ve özellikli sağlık hizmeti veren yapıları da burada görüyorsunuz.
Antalya'da biliyorsunuz, dünyada yüz nakli yapabilen kaç ülke var! Bunlardan birisi Türkiye! Bugün Antalya'da sağlık turizmi ve yüz nakli yapılıyorsa ve dünyadan çeşitli ülkelerden geliyorsa oradaki özel durumdan ve ekipten kaynaklı şey! Beyin cerrahisinde keza öyle! Çok ciddi yetişmiş dünyaca tanınan isimler var; Prof. Dr. Gazi Yaşargil, Prof. Dr. Necmettin Pamir gibi.. Çok ciddi yetişmiş insan gücümüz var. Dünya ile entegre ve dünyada bilinen, takip edilen, referans alınan insanlar. Tabi bunların da tabii talep ediliyor olması o ülkeleri ve şehirleri etkiliyor.
Samsun; bakıyorsunuz dünyanın çeşitli yerlerinden, oradaki ekip gastronomi ile alakalı ya da bir takım mide ameliyatlarında isim yapıyor. Elinizdeki enstrümanları nasıl iyi kullanır ve hedef kitleye doğru bir şekilde ulaşırsanız nerde olduğunuz çok da önemli değil. Bir şekliyle hasta sizi buluyor.
- Sağlık turizminde, hastanelerin ve yöneticilerin bu bölgeye karşı bir ön yargısı var mı?
Ön yargısı yok, ben katılmıyorum. Hiç bir hastanenin, ben sektörü de tanırım; bir kere devletin yaklaşımında bile böyle bir şey yok. Tam tersi aynı din bağı, kültür bağı vs. Biraz daha onlarla biz, evin içerisindeki insanlarmış gibi bakarız. Yani bir Arap geldiği zaman, bir Suriyeli geldiği zaman, Yemen, Katar; bu coğrafyalarda bir bağımız var bizim. Ev halkındaki teyzemiz, amcamız bize gelmiş gibi değerlendiririz. Avrupa'dan gelen hastalarda ise biraz daha misafir havasında. Orada Türk misafirperverliğiyle beraber bir yaklaşım var esasında.
Aklınızda kalması gereken cümle; Ortadoğu'daki, bu coğrafyadaki insanlar amcamız, teyzemiz, annemiz, babamız, biraz evin içerisindeki insanlar gibi bakıyoruz. Diğer Avrupa'dan ya da dünyanın çeşitli yerlerinden gelenlere de bize gelmiş misafir olarak bakarız. Türkler biliyorsunuz misafirperverlikte, kendi ev halkından da üstün tutar misafirleri. Biz de öyle bakıyoruz.
- Bu bölgenin Türkiye'ye bakış açısı nasıl? Yani oradan burası nasıl görünüyor?
O coğrafyada hemen hemen çoğu ülkeye gittim, biliyorum. Yöneticilerini de biliyorum, halkı da biliyorum. Hatta Irak Erbil'de, hiç unutamadığım anekdot; İstanbul'u çok görmek istiyordu. Niye acaba düşündüğümde; İstanbul Payitaht! Osmanlı'dan gelen bağlar, diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti'nin rol modeli olması onlar için.. Burada demokrasinin olması, yirmi dört saat yaşayan şehirlerimizin olması, büyük şehirlerimizin olması, insanlarımızın sıcak kanlılığı onların ilgisini çekiyor. Devlet yönetimindeki yaklaşımlar zaman zaman değişebiliyor ama tabanda dediğim gibi hiç bir sıkıntı yok. Ben o coğrafyayı seviyorum, o coğrafyanın insanlarını da seviyorum. Onlara da samimi davrandığınız zaman onlar onu hissediyor zaten. Başarılı olan kurumlar, bu işi başarılı şekilde yapmaya çalışan gruplar bu frekansı yakalayan gruplar.
- Türk sağlık hastanelerinin Ortadoğu'daki konumu nedir? Bu bölgenin insanlarının Türk sağlık hastanelerine bakışı nasıl? Bu konuda bir liderliği var mı? Bunu sağlık sistemi açısından soruyorum...
Var, hatta sadece liderlikten ziyade bizim burada çeşitli hastane grupları orda gitti hastaneler açtı. Hatta onlar buradaki hastaneleri görüp kendileri de böyle hastaneler yapmak istedi. Hatta gelin burada hastaneler yapalım, size hasta gönderelim değil bizim buradaki insanlarımızı da yetiştirelim bu hizmeti, bu tedavileri burada da yapalım şekliyle talepleri var. Türkiye'ye öğrencileri gelip burada eğitim almak istiyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin burada bir rol modelliği var. Şimdi Ortadoğu ekseninde konuşuyoruz ama şimdi Türkiye'nin sağlık sistemindeki hükümetin atmış olduğu adımlar, yapılan hastaneler, sağlıkta gelinen kalite, ister istemez harcanan ücrete karşılık alınan faydaya baktığınız zaman daha yüksek; bunu Amerika örneğini de koyabiliriz. Dünyanın çeşitli ülkelerinde çok daha iyi sistemlerle sağlık hizmeti veriyoruz. - yakınlık da var, uzak değil.
Türkiye bence - kimse yanlış anlamasın, inanarak ve samimi olarak söylüyorum - önemli bir referans ülkesi sağlıkta! Biraz tabi bakanlıkta o noktada adımlar atıyor, aşı ile ilgili yapılan açılımlar; cihazlarla teknolojiyle ilgili ilerlemeler; daha tabi gidecek çok yolumuz var da onu da söyleyeyim! Millileşme ve bu hizmetin bütünlüğünü kendi içimizde sağlama noktasında ama dünyaya entegre olmuş, dünya ölçeğinde sağlık hizmeti sunan bir Türkiye, kurumlarıyla da bu noktada belli bir yerde olan Türkiye, tabi ki Ortadoğu coğrafyası içerisinde bir rol modeldir!