iki yüzden fazla cinayetin faili olduğu tahmin edilen Amerika’nın ilk seri katili olan İblis Holmes lakablı Henry Howard Holmes kendisine gaz odaları, asit banyoları ve kireç kuyuları gibi bubi tuzaklarıyla kurulu 100 odalı bir otel yaptırdı.
Mudgett New Hampshire'da doğan Henry Howard Holmes, sınıf arkadaşlarının mahalle doktorundan korktuğunu keşfetmesi ve onu insan iskeletine dokunmaya ve incelemeye zorlamasıyla kısa bir süre sonra ölüme merak sarar.
.
Üniversite okuduğu dönemde laboratuvardan cesetler çalıp bu cesetlerin biçimlerini bozarak bunların kaza eseri öldüklerini söyleyerek sigortadan paralarını alarak geçinen Holmes, üniversiteyi bitridikten sonra kariyerini ilerletmek için Chicago'ya taşınır. Burada pek çok karanlık işle birlikte emlakçılık ve promosyon işleri yapar. Başından birden çok mutsuz evlilik geçen Holmes hem Myrta hem de Clara adlı 2 eş ile evliyken 9 Ocak 1894'te Denver'da eski çalışanlarından birisinin eşi olan Julia Smythe ile evlenir; Julia daha sonra Holmes'in kurbanlarından biri olacaktır.
Holmes'ün şöhretinin asıl kaynağı 1886'da yaptırdığı World's Fair Hotel'dir. Chicago'daki bir festival için inşasına başlanan otel aslında Holmes'ün şahsi ölüm şatosudur. İnşaatı sırasında hiçbir işçi planları tam olarak görememiş, kimse de birkaç haftadan fazla çalışamamıştır. Holmes, kimse içeride neler döndüğünü tam olarak anlamasın diye World's Fair Hotel'in inşaatında çalışan herkesi sudan sebeplerle işten çıkarmış.
1893 senesine gelindiğinde Chicago Dünya Fuarı zamanında zihninde kurduğu cinayetleri işlemek için özel olarak tasarladığı oteli, o dönemde orada bulunan ziyaretçilerin kullanımına açan Holmes'in otelinde gaz odaları, asit banyoları ve kireç kuyuları, penceresiz bölmeler, kurbanın havasızlıktan ölmesini sağlayacak odalar, arkasında duvar örülmüş kapılar gibi ölümün en zorlarının tecrübe edildiği birbirinden farklı düzenekler kuruludur.
Otel olarak kullandığı bu malikaneye gelen müşterilerinden, otel personelinden ve sevgililerinden kurbanlar seçiyor, önce işkence edip ardından acılar içerisinde öldürüyordu. Bazılarını ses geçirmeyen ve gaz borularıyla donatılmış odalara kilitliyor ve böylelikle onları istediği zaman oksijensiz bırakabiliyordu. Bazılarını ofisinin hemen yanındaki ses geçirmeyen devasa kasa odasına kilitliyor ve orada havasızlıktan ölmelerini sağlıyordu. Kurbanların bedenleri gizli bir oluktan bodrum katına düşüyordu. Cesetleri burada titizlikle parçalıyor, etleri kemikten ayırıyor, el yapımı iskeletler yapıyor ve daha sonra bu iskeletleri tıp okuluna satıyordu. Holmes ayrıca bazı cesetleri yakıyor veya onları kireç kuyusuna dökerek yok ediyordu.
Holmes'in cinayet şöleni Boston'da 17 Kasım 1894'te Pinkertonlar tarafından yakalanmasıyla sona erer. Holmes başta sadece at satışı dolandırıcılığından tutulur. Chicago'daki otelin bekçisi, polisi otelin üst katlarını temizlemeye hiç izni olmadığı yönünde bilgilendirince, polis Holmes'in otelde öldürdüğü insanları ve teknikleri keşfeder.
Holmes Philadelphia'da hapisteyken, Chicago, Indianapolis ve Toronto'da 30 civarından cinayet işlemekten dava açılır. Holmes, hayatı hakkında çelişkili ifadelerde bulunur. Masum olduğunu ve şeytan tarafından kullanıldığını iddia eder. Fakat kimse bu anlattıklarına inanmaz ve 7 Mayıs 1896'da Holmes, Moyamensing hapishanesinde asılarak idam edilir.
Fakat ölümüyle alakalı efsaneler bitmez. İşte bu mistik olaylardan bazıları:
Davasını inceleyen detektif çok ciddi bir şekilde hastalanmış, saklı tutulduğu hapishane müdürü intihar etmiş, jüri başkanı kazara elektrikli sandalye ile ölmüş, kurbanlarından birinin babası kazan patlaması sonucu korkunç bir şekilde yanmış, son dini törenini yöneten rahip gizemli bir şekilde kilisesinde ölü bulunmuş ve Chicago Adalet Sarayı'nın içi tamamen yanmış ve geride bir tek Holmes'ın resmi kalmıştır.
Mudgett New Hampshire'da doğan Henry Howard Holmes, sınıf arkadaşlarının mahalle doktorundan korktuğunu keşfetmesi ve onu insan iskeletine dokunmaya ve incelemeye zorlamasıyla kısa bir süre sonra ölüme merak sarar.
.
Üniversite okuduğu dönemde laboratuvardan cesetler çalıp bu cesetlerin biçimlerini bozarak bunların kaza eseri öldüklerini söyleyerek sigortadan paralarını alarak geçinen Holmes, üniversiteyi bitridikten sonra kariyerini ilerletmek için Chicago'ya taşınır. Burada pek çok karanlık işle birlikte emlakçılık ve promosyon işleri yapar. Başından birden çok mutsuz evlilik geçen Holmes hem Myrta hem de Clara adlı 2 eş ile evliyken 9 Ocak 1894'te Denver'da eski çalışanlarından birisinin eşi olan Julia Smythe ile evlenir; Julia daha sonra Holmes'in kurbanlarından biri olacaktır.
Holmes'ün şöhretinin asıl kaynağı 1886'da yaptırdığı World's Fair Hotel'dir. Chicago'daki bir festival için inşasına başlanan otel aslında Holmes'ün şahsi ölüm şatosudur. İnşaatı sırasında hiçbir işçi planları tam olarak görememiş, kimse de birkaç haftadan fazla çalışamamıştır. Holmes, kimse içeride neler döndüğünü tam olarak anlamasın diye World's Fair Hotel'in inşaatında çalışan herkesi sudan sebeplerle işten çıkarmış.
1893 senesine gelindiğinde Chicago Dünya Fuarı zamanında zihninde kurduğu cinayetleri işlemek için özel olarak tasarladığı oteli, o dönemde orada bulunan ziyaretçilerin kullanımına açan Holmes'in otelinde gaz odaları, asit banyoları ve kireç kuyuları, penceresiz bölmeler, kurbanın havasızlıktan ölmesini sağlayacak odalar, arkasında duvar örülmüş kapılar gibi ölümün en zorlarının tecrübe edildiği birbirinden farklı düzenekler kuruludur.
Otel olarak kullandığı bu malikaneye gelen müşterilerinden, otel personelinden ve sevgililerinden kurbanlar seçiyor, önce işkence edip ardından acılar içerisinde öldürüyordu. Bazılarını ses geçirmeyen ve gaz borularıyla donatılmış odalara kilitliyor ve böylelikle onları istediği zaman oksijensiz bırakabiliyordu. Bazılarını ofisinin hemen yanındaki ses geçirmeyen devasa kasa odasına kilitliyor ve orada havasızlıktan ölmelerini sağlıyordu. Kurbanların bedenleri gizli bir oluktan bodrum katına düşüyordu. Cesetleri burada titizlikle parçalıyor, etleri kemikten ayırıyor, el yapımı iskeletler yapıyor ve daha sonra bu iskeletleri tıp okuluna satıyordu. Holmes ayrıca bazı cesetleri yakıyor veya onları kireç kuyusuna dökerek yok ediyordu.
Holmes'in cinayet şöleni Boston'da 17 Kasım 1894'te Pinkertonlar tarafından yakalanmasıyla sona erer. Holmes başta sadece at satışı dolandırıcılığından tutulur. Chicago'daki otelin bekçisi, polisi otelin üst katlarını temizlemeye hiç izni olmadığı yönünde bilgilendirince, polis Holmes'in otelde öldürdüğü insanları ve teknikleri keşfeder.
Holmes Philadelphia'da hapisteyken, Chicago, Indianapolis ve Toronto'da 30 civarından cinayet işlemekten dava açılır. Holmes, hayatı hakkında çelişkili ifadelerde bulunur. Masum olduğunu ve şeytan tarafından kullanıldığını iddia eder. Fakat kimse bu anlattıklarına inanmaz ve 7 Mayıs 1896'da Holmes, Moyamensing hapishanesinde asılarak idam edilir.
Fakat ölümüyle alakalı efsaneler bitmez. İşte bu mistik olaylardan bazıları:
Davasını inceleyen detektif çok ciddi bir şekilde hastalanmış, saklı tutulduğu hapishane müdürü intihar etmiş, jüri başkanı kazara elektrikli sandalye ile ölmüş, kurbanlarından birinin babası kazan patlaması sonucu korkunç bir şekilde yanmış, son dini törenini yöneten rahip gizemli bir şekilde kilisesinde ölü bulunmuş ve Chicago Adalet Sarayı'nın içi tamamen yanmış ve geride bir tek Holmes'ın resmi kalmıştır.